PKK’nin sonuç bildirgesinde öne çıkanlar 2025-05-12 11:37:23       HABER MERKEZİ – Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası toplanan PKK’nin 12’nci Kongresi beklenen sonuç bildirgesini açıkladı. Peki sonuç bildirgesinde öne çıkan başlıklar ne oldu?   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ve PKK’ye dönük kongre çağrısı yalnızca silahlı mücadele sürecine dair değil, aynı zamanda Türkiye’de demokratik dönüşümün önünü açacak köklü bir toplumsal barış sürecinin başlangıcı olarak değerlendirildi. Abdullah Öcalan’ın bu çağrısı, başta Kürt halkı olmak üzere farklı toplumsal kesimlerde geniş yankı uyandırırken, aynı zamanda siyasal partiler, sivil toplum örgütleri, hukukçular ve akademisyenler nezdinde de kapsamlı tartışmalara kapı araladı. Bu tartışmalar devam ederken PKK çağrıya uyarak kongresini topladı.   PKK’nin 5-7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12’nci Kongresi, hem örgüt yapısı hem de mücadele stratejisi açısından tarihsel bir dönüm noktası oldu. Kongre sonuç bildirgesinde örgütsel yapının feshedildiği ve silahlı mücadelenin sonlandırıldığı duyurulurken, aynı bildirge mücadelenin sonlandığını değil, biçim değiştirdiğini gösteriyor.     PKK adının altı çizildi   "PKK adıyla yürütülen çalışmaların sonlandırıldığı" ifadesi örgütün PKK ismiyle artık sahada olmayacağını ilan ederken, bildirgenin satır aralarında verilen mesajlar, ideolojik çizgi ve hedeflerin sürdürüleceğini ortaya koyuyor. Bu açıdan bildirge, bir kapanıştan çok yeni bir dönemin açılış metni olarak değerlendirilebilir.   Mutlak tecrit vurgusu   Kongrede alınan kararların, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde yaptığı çağrının devamı olduğu vurgulandı. Abdullah Öcalan’ın, mutlak tecrit koşullarına rağmen süreci yönlendirdiği ifade edilirken, "PKK sonrası sürecin Önder APO tarafından yönetileceği" vurgusuyla hareketin merkezinde halen Abdullah Öcalan’ın olduğu belirtildi.   Yöntem değişti, hedefler aynı   Silahlı mücadelenin sona erdiği ilan edilse de, bildirge "demokratik siyaset", "öz örgütlenme", "komünal yaşam", "kadın özgürlükçü paradigma" gibi kavramlar üzerinden mücadelenin süreceğini duyuruyor. Bildirgede, “mücadele yöntemi değişti, ancak hedefler geçerli” mesajı güçlü biçimde yer buluyor.     TBMM’ye sorumluluk çağrısı   PKK'nin isminin ve askeri yönünün sona ermesiyle birlikte, demokratik siyaset temelinde yeni bir mücadele dönemi başlatıldığı ifade ediliyor. Bu noktada Türkiye devletine ve siyasal aktörlerine de çağrılar yapılıyor. TBMM’ye "tarihi sorumluluğunu yerine getirme" çağrısı yapılırken, tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve demokratik kamuoyuna sürece destek verme çağrısı yöneltiliyor. Abdullah Öcalan’ın süreçte yönlendirici rolünü oynaması için gerekli koşulların sağlanması gerektiği de bildirgede vurgulanan temel talepler arasında.   Tüm kesimlere çağrı   Örgütün bu kararı sadece Kürt halkına değil, tüm Türkiye halklarına, özellikle de sol, sosyalist ve devrimci güçlere yönelik stratejik bir mesaj taşıyor. Bildirge, bu kesimlere “barış ve demokratik toplum sürecine sahip çıkın” çağrısı yapıyor. Bu, mücadelenin etki alanını yalnızca Kürt coğrafyasıyla sınırlı tutmayan, bölgesel ve toplumsal boyutları olan yeni bir siyasal stratejiye işaret ediyor.   Yoldaşlık hakikatine bağlılık   Öte yandan bildirgede, PKK’nin kurucu kadrolarından Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un yaşamını yitirdiği de ilk kez ilan edildi. Her iki devrimci isim, hareketin sembol şahsiyetleri olarak tanımlandı ve kongre, onların anısına adandı.     Dönüşüm ilanı   Sonuç olarak, PKK’nin 12’inci Kongresi’nde alınan fesih kararı, birçok açıdan bir “dönüşüm ilanı” niteliğinde. Bu karar, silahlı mücadelenin bittiğini, fakat siyasal ve toplumsal mücadelenin farklı bir zeminde süreceğini ortaya koyuyor. Bundan sonraki süreç, bu kararın sahaya nasıl yansıyacağı ve Türkiye devletinin bu değişime nasıl bir yanıt vereceğiyle şekillenecek.